ABD'li yetişkinlerin yaklaşık %20'sine depresyon teşhisi kondu

Yeni CDC verileri, yaşamları boyunca depresyon teşhisi konan kişilerin sayısının ülke çapında eyaletler ve ilçeler arasında değiştiğini gösteriyor.

16 Haziran'da yayınlanan yeni bir CDC Morbidity and Mortality Weekly Report'a (MMWR) göre, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yaklaşık beş yetişkinden biri, yaşamlarının bir noktasında kendilerine depresyon teşhisi konulduğunu söylüyor.

Rapor, ülke çapında yürütülen bir cep telefonu ve sabit hat anketinden alınan 2020 Davranışsal Risk Faktörü Gözetim Sistemi (BRFSS) verilerinin bir analizidir. Ankette, yanıt verenlere şu soru soruldu: "Bir doktor, hemşire veya başka bir sağlık uzmanı size hiç depresyon, majör depresyon, distimi veya minör depresyon dahil olmak üzere depresif bir rahatsızlığınız olduğunu söyledi mi?"

Yanıt verenler evet yanıtı verdiyse, "yaşam boyu depresyon tanısı" kategorisine dahil edildiler.

Analizden sonra, 50 eyaletin tamamından, Columbia Bölgesi'nden (D.C.) ve katılımcı ABD topraklarından alınan veriler, 2020'de depresyon yaygınlığının büyük ölçüde değiştiğini gösterdi; Appalachian ve Güney Mississippi Vadisi bölgelerinde yaşayan insanlar en yüksek depresyon yaygınlığına sahip.

Tüm eyaletler arasında, kendilerine depresyon teşhisi konulduğunu bildiren kişilerin yüzdesi Hawaii'de %12,7 ile Batı Virginia'da %27,5 arasında değişiyordu. Batı Virginia'dan sonra en yüksek depresyon oranlarına sahip eyaletler Kentucky, Tennessee, Arkansas, Vermont, Alabama, Louisiana, Washington, Missouri ve Montana oldu.

İlçe tahminleri de, Aleutians East Borough County, Alaska'daki insanların tahmini% 10,7'sinin depresyonda olduklarını bildirmesiyle, Batı Virginia, Logan County'de% 31,9'a kadar değişiyordu. Bununla birlikte, CDC'nin analizi, Appalachian bölgesi, güney Mississippi Vadisi bölgesi, Missouri, Oklahoma ve Washington'da bulunan ilçelerde en yüksek depresyon yaygınlığını buldu.

Depresyon prevalansı da yaşa göre değişmektedir. Rapora göre, 18 ila 24 yaş arasındaki Amerikalıların %21,5'i yaşamları boyunca depresyonda olduklarını bildiriyor. Buna karşılık, depresyon 65 yaş ve üstü yetişkinlerin %14,2'sini etkiledi. Ayrıca, kadınların %24'ü, erkeklerin ise %13,3'ü depresyon bildirdi.

Veriler ayrıca, Hispanik olmayan beyaz yetişkinlerin %21,9'unun yaşamlarının bir noktasında depresyonda olduğunu bildirirken, Hispanik olmayan Asyalı yetişkinlerin yalnızca %7,3'ünün aynı şeyi söylediğini gösterdi.

Ayrıca, özbildirimli depresyon lise altı eğitim düzeyine sahip kişilerde daha yüksek, üniversite mezunu kişilerde ise en düşük düzeydeydi.

CDC, depresyonun genellikle diyabet ve kardiyovasküler hastalık gibi diğer kronik sağlık koşullarına eşlik ettiğini ve bu koşulların Appalachian bölgesindeki eyaletlerde daha yaygın olduğunu söylüyor. Bu benzerlikler nedeniyle ajans, BRFSS verilerinde bulunan depresyon oranlarındaki değişikliklerin kronik hastalık modellerini yansıtabileceğini öne sürüyor.

Ayrıca, ekonomik durum ve sağlık hizmetlerine erişim gibi sağlığın sosyal belirleyicileri de daha yüksek depresyon oranlarında rol oynayabilir. Örneğin ajans, Appalachian bölgesindeki yetişkinlerin daha fazla mali eşitsizlik yaşama eğiliminde olduklarını ve daha düşük eğitim seviyelerine sahip olabileceklerini, bunun da zihinsel ve fiziksel sağlığı etkileyebileceğini söylüyor.

Ancak, raporun bazı sınırlamaları vardır. Örneğin, veri toplama, bu iletişim yöntemlerine erişimi olmayan kişileri kaçırabilecek sabit hat ve cep telefonu anketleriyle sınırlıydı. Ek olarak, yanıt verenler yaşamları boyunca depresyon yaşayıp yaşamadıklarını kendileri bildirdiler, bu da raporlama önyargılarına neden olabilir.

Yine de CDC, bu tahminlerin karar vericilerin ihtiyaç duyulan alanları belirlemesine ve Toplum Önleyici Hizmetler Görev Gücü Rehberi (CPSTF) ve Madde Bağımlılığı ve Ruh Sağlığı Hizmetleri İdaresi (SAMHSA) tarafından önerilenler gibi uygulamaları uygulamasına yardımcı olabileceğini iddia ediyor.