Konya'daki katliama Şanlıurfa'da tepki

TAKİP ET

Şanlıurfa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Konya'da 7 kişilik ailenin öldürülmesine tepki gösterdi.

Kent merkezindeki Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önünde toplanan kalabalık, katliamla ilgili basın açıklaması yaptı. 

Konya’nın Meram ilçesinde Karslı Dedeoğlu ailesine yönelik yapılan saldırıda bir aile komple yok edildi. Ülke orman yangınlarının şokunu yaşarken böyle bir saldırı ikinci kez şok yaşattı.

Yaşanan olaya tepkiler yurdun dört bir yanından yükselmeye devam ediyor. Şanlıurfa Emek ve Demokrasi Platformu da yaşanan katliama düzenlediği basın açıklaması ile sert tepki gösterdi. Düzenlenen basın açıklamasına HDP Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, HDP İl Yönetimi de katıldı.

Emek ve Demokrasi Platformu adına basın açıklamasını Urfa İHD Yönetim Kurulu Üyesi Av Müslüm Saraçoğlu yaptı.

Yaşanan olayın ırkçı bir saldırı olduğunu belirten Müslüm Saraçoğlu, “Dün Konya'nın Meram ilçesinde gerçekleşen saldırıda Karslı Dedeoğlu ailesinden aralarında çocuk ve kadınların da olduğu  7 Kürt ırkçı saldırı sonucu katledilip evleri ateşe verilmiştir. Aile daha önceden 12 Mayıs’ta 60 kişilik ırkçı grup tarafından saldırıya uğramış saldırı sonrasında şikayetçi olmuştur. Katledilen aile, kendilerine yönelik ırkçı saldırılar olduğunu, tehditler aldıklarını, ırkçı nefret söylemlerine sistematik bir şekilde maruz kaldıklarını tüm süreçte dile getirmiş buna rağmen  aile, ne idari ne de yargısal olarak korunmamıştır” dedi.

“12 Mayıs'ta yapılan ilk ırkçı saldırı sonrasında etkin bir soruşturma yürütülmeden tutuklanan 40 kişiden 39'u tahliye edilmiştir.” Diyen Müslüm Saraçoğlu şunları söyledi:

“Bu tahliyeler faillere ve azmettiricilere AKP ve MHP güdümündeki yargının ve egemen sisteminin  Kürt’ün malını canını hiçe saydığının somut delili olmuştur.  Özellikle tahliye sonrasında gerçekleşen ikinci ırkçı saldırıda da  kürde uygulanan ve süregelen  sistematik cezasızlık örneğinin en somut halini ortaya koymaktadır.

Türkiye'de Kürt’lere yönelik yapılan tüm saldırılarda ve katliamlarda etkin bir soruşturmanın yapılmayarak, faillerinin ve  azmettiricilerinin bulunmak istenmemesi, yargılamalarının  zamanaşımına uğratılması söz konusudur.

Katliamların ve ırkçı saldırıların faillerini,  azmettiricilerini sosyal ve demokratik bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi yargılamadığı, cezalandırılmadığı gibi AKP-MHP faşist bloğunun ötekileştirici söylemleri ile meşrulaştırılmakta ve desteklenmektedir.  AKP-MHP bloğu  iktidarlarının yaşadığı  kaosu  Kürt’lere , gayrimüslimlere, göçmenlere ve muhaliflere yönelterek bu saldırıların sistematik bir şekilde gerçekleşmesinin en büyük destekçileridir. 

Nitekim Konya emniyet müdürü olan Engin Dinç; Trabzon İstihbarat Daire Başkanı olduğu dönemde Hrant Dink’in öldürüleceğini önceden bildiği, Rahip Sontoro cinayetinde görevde olduğu ve 10 Ekim Katliamı’na dair istihbaratı geç gönderdiği, iddia edilen bu kişinin :Meram’da Kürt ailenin katledilmesinden kısa süre önce getirilmiş olması tesadüf mü?

Son yaşananlar ile birlikte artık Türkiye demokratik  bir hukuk devleti  olmaktan çıkıp mafya düzenin hüküm sürdüğü faşist bir devlete dönüşmüştür. Türkiye’deki genel ve ayrımcı adli pasifliğin, kasıtlı olmasa dahi, esas olarak ‘savunmasız bireyler’i etkilediği, yaygın ırkçı nefret söylemleri ile şiddet eylemlerinden anlaşılmaktadır.

Süregelen bir şekilde, Kürt kimliğine yönelik nefret söylemi ve yaygınlaşan şiddet eylemlerinin münferit ve adli olaylar olarak görülmemesi gerekir. Şiddet dili ve ayrımcı politikalar, Kürt kimliğine yönelik saldırılar, kolluk güçlerinin güvenlik önlemlerinde yetersiz kalması, etkin yargısal faaliyette bulunulmaması nedeniyle, aynı aileden 7 kişi katledilmiştir. Bu saldırılar ile Kürt’lere reva görülen  Kürt’e saldırmanın katletmenin meşru olduğu gösterilmektedir.

Bir bütün olarak yargı da dahil devlet sistemi Sünni Türk etnisitesi dışında bir etnik gruba yönelik nefret, ayrımcılık ve fiziki saldırılarda cezasızlık politikasını sürdürmesi ve iktidarların ırkçılık'tan beslenmesi sebebiyle saldırganlar daha da kolay yaralama öldürme hatta yakma eylemi gerçekleştirmektedir.

Ne Deniz Poyraz’ı katleden kişi, “akıl sağlığı yerinde olmayan biri” idi, ne mevsimlik Kürt işçilere saldırılar münferit,  ne de Konya’da bir evden 7 kişinin katledilmesi “cinnet, sapkın ” olarak açıklanabilir. Bunda ısrar edenler ırkçı, faşist saldırıları örtmekte,  yapılan ve yapılacak olan katliamları da meşrulaştırmaktadır.

Kürt halkı asla yalnız değildir. Kürt halkı bu saldırılar karşısında susacak, boyun eğecek, korkacak değildir. Kürtler yaşam hakkını ve eşit yaşam imkânlarını koruyacak büyütecek güce sahiptirler.

Emek  ve demokrasi platformu  olarak, öncelikle katledilen aile fertlerine ilişkin Kürt halkına baş sağlığı dileklerimizi iletiyor, bu saldırılara zemin hazırlayan, toplumsal barışı zedeleyen ve çatışmayı körükleyen uygulamaları ve politikaları reddediyoruz! Irkçı saiklerle nefret suçu kapsamında işlenen suçların, kastı ve ihmali bulunan faillerin tespitiyle birlikte, etkin bir yargısal faaliyet yürütülerek cezalandırılmaları gerektiğini, davanın takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.”