Şanlıurfa'da 'gezi davası' kararına tepki

TAKİP ET

Şanlıurfa Emek ve Demokrasi Platformundan gezi davasından verilen kararla ilgili açıklama geldi. AİHM kararının yok sayıldığı belirtilen açıklamada, 'Söz konusu yargılama ile yapılmak istenen, yurttaşların temel hak ve talep arayışlarını sindirmek ve topluma gözdağı vermek olduğunu biliyoruz' denildi.

Gezi davasında yargılanan sanıklara verilen hapis cezalarına tepkiler sürüyor. Şanlıurfa Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri kararın temel hak ve arayışları sindirmeye yönelik olduğunu savundu.     Haliliye’deki Rabia Meydanında toplanan platform üyeleri, Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, tutuksuz yargılanan 6 sanığa ise 18’er yıl hapis cezası verilmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararının yok sayıldığı hatırlatılarak “Barışçıl toplanma hakkı kapsamında, Gezi Parkı eylemlerinin düzenlenmesinin, organize edilmesinin ve katılım sağlanmasının suç delili olarak değerlendirilmesi, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olup kabulü mümkün değildir” ifadelerine yer verildi.
  Karardan derhal vazgeçilmesi çağrısında bulunulan açıklama şöyle:
  “AİHM 10 Aralık 2019 tarihli kararıyla; Kavala’nın tutukluluğunun makul suç şüphesi olmaksızın gerçekleştirildiğinin tespitiyle, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını ihlal edildiğine hükmederek derhal serbest bırakılmasını istemiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. Maddesine atıfla Kavala’nın tutukluluğunun siyasi saik taşıdığını, muhalif kesimlerin yargı tehdidi altında olduğu vurgulanmıştır. AİHM Büyük Dairesi, karara itiraz eden Türkiye’nin başvurusunu reddederek kararın nihai olduğuna hükmetmiştir.
  Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararına rağmen Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesi üzerine 2 Aralık 2021’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ihlal prosedürünün ilk aşamasını başlatma kararı almıştır. 2 Şubat 2022’de sürecin ikinci aşaması başlatılmış ve Türkiye’nin yapmış olduğu ihlalin tespiti için dosya AİHM’e gönderilmiştir. AİHM’in kararın uygulanmadığına yönelik tespitiyle birlikte üye ülkenin Avrupa Konseyi’ndeki bazı haklarını kısıtlamaktan üyeliğin askıya alınması şeklinde bir dizi yaptırıma karar verme hakkı olduğu bilinmektedir. Türkiye’deki yargı pratiği kapsamında, AİHM’nin ihlal kararına rağmen “aynı delillerle” farklı suçlamalar yöneltilmek suretiyle, tutuklu yargılamanın yapılması ve bu yargılama neticesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına karar verilmesiyle, yargılananların temel hak ve özgürlükleri adil olmayan bir yargılama neticesinde keyfi ve siyasi saiklerle ihlal edilmektedir.
  Söz konusu yargılama ile yapılmak istenen; yurttaşların temel hak ve talep arayışlarını sindirmek ve topluma gözdağı vermek olduğunu biliyoruz.
  Kamu vicdanında büyük bir rahatsızlığa sebep olan bu hukuksuz ağır hapis cezasının aksine, AİHM’nin ihlal kararının derhal uygulanarak Osman Kavala ve hüküm ile birlikte hakkında tutuklama kararı verilenler hakkında devam eden temel hak ve özgürlükleri ihlal edici uygulamaya derhal son verilmelidir.”