Son günlerde Kasım Bey’in AK Parti’ye geçeceği yönünde iddialar gündemde. Normalde böyle bir durumda cevabı, ya Kasım Bey’in kendisinden ya da ekibinden bekleriz. Ancak ne hikmetse, bu işi en çok sahiplenen bizim bazı meslektaşlarımız oldu.
Kimi kesin ifadelerle “aslı yok” diye yalanlıyor, adeta belediyenin basın birimi gibi davranıyor. Kimi ise iddiayı dillendiren hesaplara saldırıyor.
Kusura bakmayın ama bu kadar da olmaz!
Anlamıyorum… Bırakın adamın kendi ekibi konuşsun, kendi cevabını versin. Bırakın işini yapsın. Sizin görevimiz, başkanların ya da belediyelerin avukatlığını yapmak değil.
Bu refleks, hem kendi kişisel itibarını hem de mesleğin saygınlığını zedeliyor. Gazeteci dediğin, peşin savunma yapmaz; taraf olmaz. Gerçeği araştırır, bulur ve kamuoyuna aktarır.
Ama bazıları, sanki meslek kartını basın mensubu değil “basın danışmanı” olarak almış gibi davranıyor. Bu yaklaşım, mesleğimizi adım adım itibarsızlaştırıyor.
Eğer gazeteciliği gerçekten onurlu bir şekilde yapmak istiyorsanız, önce şu ayrımı iyi kavramalısınız: Biz halkın gözü, kulağı ve sesi olmalıyız; koltukların değil.



















