Şanlıurfa’da okuma oranı en yüksek yerleşim yerlerinden biri Kısas…
Eskiden belediyesi olan, şimdi ise büyükşehir yasasıyla mahalleye dönüştürülen Kısas, bu statü değişiminin ardından adeta kaderine terk edilmiş durumda.
Temizlikten içme suyuna, elektrikten ulaşıma, eğitimden sağlığa kadar birçok alanda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Okuma oranı yüksek, bilinç düzeyi güçlü bir topluluk olmasına rağmen Kısas, yeterli kamu hizmetlerinden mahrum kalmış bir mahalle görünümünde.
Üstelik yeşillendirme çalışmaları oldukça az, hatta neredeyse hiç yok. Bu da hem çevre estetiğini hem de yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.
Bu kez meselem bu genel tablo değil; Kısas’ın kültürel bir mirası, 17. Aşure Programı üzerine birkaç gözlemimi paylaşmak istiyorum.
Biz de Ajans Balıklıgöl olarak etkinliğe katıldık. Alevi kültürünün o çok renkli, çok sesli atmosferini hissetmeyi; birlik, bereket ve paylaşımın sembolü olan aşure gününde bir arada olmanın mutluluğunu yaşamayı bekledik.
Ancak bizi karşılayan manzara, maalesef bu beklentinin oldukça uzağındaydı.
Program alanı toz toprak içinde, çevresel düzenlemeler yetersizdi. Alanda ne bir gölgelik (Geçici kurulanlar hariç) ne de suya erişim kolaylığı vardı. Enerji kesintileri, ses sistemindeki aksaklıklar ve program akışındaki düzensizlikler de eklenince, etkinlik olması gerektiği coşkuya ulaşamadı.
Katılım yüksekti, vatandaşlar ilgiyle oradaydı. Ancak ortam koşulları nedeniyle kimse bu kültürel buluşmadan beklenen verimi alamadı.
Benim gözlemim şu:
Eğer Kısas gibi kültürel hafızası güçlü bir mahallede bu tür etkinlikler sürdürülecekse, öncelikle bu etkinliklere kalıcı ve düzenli bir alan kazandırılmalı.
Katılımcıların temel ihtiyaçları (özellikle su ve enerji) mutlaka sağlanmalı.
Yeşillendirme çalışmalarıyla bölgeye nefes aldırılmalı.
Ve en önemlisi, bu toprakların köklü kültürüne yakışır bir planlama anlayışı geliştirilmelidir.
Aşure berekettir; paylaşmaktır, birliktir. Ancak bu anlamı yaşatmak için yalnızca niyet yetmez biraz özen de gerekir.



















