Şanlıurfa… Türkiye’nin en sıcak ve kurak şehri. Bu kentin nefes aldığı, küçük bir bahçeyi andıran Atatürk Ormanı ise bugün betonun kıskacında can çekişiyor. Şehirle bağını koparan betonarme yapılar, ormanı dört bir yandan kuşatmış durumda.
Soruyorum: Bu nasıl bir umursamazlıktır?
Orman eteklerinde binlerce fıstık, badem ve zeytin ağacı vardı. Hepsi birer birer kaldırıldı. Yerine ne geldi? Beton!
Gözünü karartan rant çevrelerinin diktiği villalar.
Bakın etrafa: Orman etekleri gecekondu misali villalarla dolup taşıyor. Altyapı yetersiz, yollar yükü kaldırmaz halde. Buna rağmen rant çarkı son hızla dönüyor. Kimler bu düzeni kuruyor, kimler bu betonlaşmanın önünü açıyor?
Ormanın şehirle olan bağını koparan bu yapılaşmanın bedelini kim ödeyecek? Şanlıurfa’nın tek nefes kaynağı, göz göre göre boğuluyor.
Ve ilgili kurumlar ne yapıyor? Görmezden geliyorlar! Susturuluyorlar!
Şanlıurfa’nın akciğerine saplanan bu beton hançeri hâlâ görmeyenlere sesleniyorum:
Bu şehir nefessiz kalıyor!
Ormanı kuşatan rant çevreleri daha ne kadar ileri gidecek?
Ve en önemlisi: Yetkililer bu yıkıma dur diyecek mi, yoksa birkaç yıl sonra Atatürk Ormanı’nın sadece ismi mi kalacak?
Bu rant çarkı kimler için dönüyor?
Artık laf değil, icraat zamanı. Çünkü Urfa nefessiz kalıyor!



















