Dünya kadınlar günü diğer bir deyimle dünya emekçi kadınlar günü, günümüze hangi merhalelerden geçerek nasıl gelmiş neler yaşanmış, bakalım...
Tarih 8 Mart 1857. New York'ta bulunan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, günlük 16 saatlik iş yükünün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle bir grev başlattı. Örgütleyen kadınlardı ve bu güne dek yapılmış en büyük kadın eylemlerinde hayatını kaybeden, iş hakkını kaybeden açık bir ifade ile bedel ödeyen kadınların kazanımları sonucu Birleşmiş millet ortak kararı ile bu günü (8 mart) heryıl emekçi dünya kadınlar günü olarak kullanmak ve o gün tatil edilme kararı almıştır.
Aradan geçen 250 yıllık bir zaman dilimine rağmen ülkemizde, Mezopotamya'da,Ortadoğu'da hangi kadın ne kadar özğür, hiç sorguladık mı veya sorgulamak aklımızdan geçti mi, kadın özgürleşirse neler kazanır, neler kaybederiz, veyahut kadının özgür olması harrammıdır, suçmudur soruları ile gerek erkek egemen beyinler-imizin meşguliyeti gerek mahalle baskısı gerekse inançsal kölelik bizlere neler aşılıyor ve bizler yani insanlık olarak bunların neresindeyiz ve yıl 2025...!
Kadınlar (analarımız,bacılarımız, eşlerimiz, çocuklarımız)yani toplum kendisi, temelimiz çocuklarımızın ilk hayata başlama eğitim yetişme hocası üreteni, hayatın kaynağı anaerkil yapı, sevgi, sıcaklık,barış,uzlaşı ve hoşgörünün merkezi, hepsini birlikte değerlendirdiğimiz zaman bu kadar çok yönlü taraflı bir canlının yani kadının özgür olması kendini tanıması hakkını hukukunu bilmesi cehaletin pençesinden kurtulup hayatta erkek egemen yapının kölesi olmak yerine eşiti olmanın kime ne zararı olabilir, erkek çocuklarımızın ayakları üzerinde durmasını isterken kız (kadın) çocuklarımızın gerek yaşamları sürecinde gerek eğitimleri sürecinde gerekse evliliklerinde bile eşinin himayesinde kontrolünde bir emtiya olmak yerine karşılıklı eşit hak ve hukuk normları içinde sevgi saygı ve haklarını bilme koruma kullanma istegini neden göz ardı ediyoruz veya kızlarımızın (kadınların) bu haklarını kullana bilme yetisi neden bizlere ağır gelir...!
Çünkü..;
Dilimizle söylediğimizi kalbimizle duygularımızla teyit etmediğimiz için, mahalle baskısı altında olduğumuzu kurtulamadığımızı ve inançlarımızın dayatması altında, kadınların bizlere sürülmesi korunması ve güdülmesi gereken tarla oldukları ve erkeklerin ölüm sonrası Cennette Huri olarak ikram edilmeleri anlatımları onların yani kadınların tekil şahıs olma hakkı ile birlikte özgür irade ve insan oldukları gerçeğini bizlerden uzaklaştıran faktörler olduğudır.
Ama, işin yaşamsal ve ekonomik boyutu ile birlikte bilim çagının getirisi bağlamında birlikte düşünmemiz halinde kadının (dayatma algılar dikkate alınarak) korunması gereken Namus kavramı içinde olmalarını hiçbir şekilde red edemediğimiz gibi etmekte istemiyoruz, fakat kadının namus anlayışı Erkek yönlü neden düşünülmez diye sorgulamayı hiçbir şekilde düşünmeyiz .!
Bunların hepsini bir kenara, insan ve us'sal olarak baktığımızda erkek ile kadın hakları ve emek ve sermaye ikilemi içinde ele aldığımızda yek diğerimizin farkı ne ..?
O zaman erkek ne kadar çalışma kazanma hakkına sahip ise kadında " kendi ayakları üzerinde durma, hakkını hıkukunu koruma, çalışma kazanma ve bende bir insanım yaşama hakkına sahibim " diye bilmeli.
Toplum olarak sadece söylemden öteye geçmeyen EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ kavramını içselleştirip kursallaştırır ve kanunda var olsa bile uygulama alanında da ,inanç sistemlerinde de ,hediye armagan,huri kavramlarının ötesine taşıdığımız zaman işte o zaman Kadınlar EŞİTİMİZ olur, kadın hakları gerçek olur, ve hiçbir kadın kendi hakkını hukukunu bilmesi üzerinden erkek egemen toplumdaki huzursuzluğa meydan vermez, gerçekçi olur ve hem kadın hem erkek toplumsal birlikte yaşam ve eşitlik kavramı gerçekleşir..
Tüm duygu düşünce Vicdani hislerimle EŞİTİMİZ Olan kadınları(mız-ın) Dünya Kadınlar (Emekçi ) gününü saygı ile kutluyorum..