Halk belli sınırlar içinde yaşayan dilleri inançları ve renkleri hatta cinsiyetleri farklı bile ayrı olsa aynı coğrafyada kimlikleri ile birlikte yaşayan sınırları belirlenmi ülkede ki tüm yaşayanların toplamına verilen tamamlama, millet veya ırksal düşünsel inançsal ayrımlarla ayrıştırılmayan bir bütün.
Kederde tasada sevinçte mutlulukta birlikte olabilen geniş yığınlar..
Bu yığınlar yani halkların tabiki dil,eğitim düzeyi inançsal yaklaşımları hatta biribiri ile olan iletişimleri de gerek yasa gerekse töresel anlayışların hakim olması muhtemel ve kaçınılmazdır.
Birde bu halkın eğitim ve kültür seviyesi inançsal ve eğitimsel anlamda sorgulama ve öğrenme yetilerinin farklılıklarıda olabilir hatta olmak zorunda, çünkü, tek düze bir anlayış yaklaşım veya bakış açısının olması demek eğri ile doğruyu ,yanlış ile gerçeği zeka düzeyi anlamında zeki ile aptalı birbirinden ayrıt etmek mümkün olamayacağı gibi kurgulanmış robot misali aynı fabrikadan üretilmiş makinalar oluruz-ki o zaman insan olma halk olma vasfı ortadan kalkmış olur.
Ülkemiz gerçekliğine bu minval üzere baktığımızda yıllar önce saygı ile yad ettiğimiz Aziz Nesin'in sözü akla gayri ihtiyari olarak geliyor.
Çünkü, en erken tarih itibarı ile Cumhuriyet tarihinden bu yana ülkede mevcut temel ihtiyaçlar ve araç gereç hatta yeme içme noktasında teknolojinin imkanları, çiftçi tarım makinaları, fabrikalar köprüler, yollar, uçak otoban, ev gereçleri olarak çamaşır makinası, buzdolabı,fırın vesair elektirikli malzemelerin ( en genç olarak 40-50 yıl öncesine hatta sanayi ,tarım ve elektonik malzemeler ve bilgisayar ve çok kanallı TV'ler noktasında herkesin malumu olduğu üzere mevcut olduğu ve kullanıldığı aşikar olmasına rağmen, Günümüz biatçı zihniyeti sanki ülke 2000 yılına kadar cahiliye dönemini yaşıyor, ilkel kabile yaşantısında yaşıyor,elektirik doğalgaz, ev araç gereçleri, köprüler,oto yollar ve hatta şeker fabrikaları yan sanayi ve arabaları hiç görmemiş zırcahil bil halk daha açık ifade ile yamyam herşeyden bihaber aptal bir kitle yaşıyor Muş da, 2000 den sonra sihirli değenekle herşey 20yılda var edilmiş,insanlar okumaya,aydınlamaya,elektriği suyu bilmeye yolları görmeye köprü denen ucubeleri bilmeye yani insan olduklarının farkına varmışlar gibi (Tanrı ,Allah,Hak,Hûde razı olsun ) bir robotik kurgulama ile %60' kardan %70-80 ler düzeyine kaval dinleyen sürü haline sokarak Biat et gerisine karışma sorma sorgulama okuma araştırma yoksa.hımmmm.
Geldiğimiz düzey maalesef bu değil mi, ibadetin cılkı çıkartılmış, eğitimin kantarı kaçmış, zırzop tiktok hırafeciler,huri Allah pazarlayanlar, bu zihniyet gelinceye kadar hiçbir yaşamın olmadığı dayatması ve cehennem zebanileri korkusu ile saçma sapan dine inanca halka zarar vermekten öteye gitmeyen yalan yanlış hertarafından pislik akan saçma biatçılıktan öteye gidemeyen absürd bir yaklaşımla 21.yy da karanlık çağlara yönlendiren saçma mantık ile halkı ve inançlarını ve ülkeyi yaşayanları aşağılamaktan dışlamaktan ve kendilerinden önce insan yoktu,yaşam yoktu mantık oyunu ve körüne biat anlayışının hakimiyeti sürüp gitmektedir
Sizce bu absürd ve her tarafından yalan ve sahtekarlık akan durumdan nasıl kurtulabiliri,..?
Nasıl insan olduğumuzun farkına ve bilincine varabiliriz, 70-80'leri yaşayanlar ve daha sonraki nesiller olarak, bu körü körüne biatçılıktan nasıl kurtulabiliriz..
Toplumlar, hurafenin ve körü körüne biatın pençesinden kurtulabilmesi için sorgulayan irdeleyen,okuyan ve yanlışa yanlış diyebilecek erişkinlikte olmalı değil mi..!
Ülkemiz aydın bilinçli ve özgüveni olan halklara muhtaçtır...
aşk ile