Günlük yaşamda davranışlarımızda her ne kadar bilinçli olduğumuzu düşünsek de öyle değil bir ölçüde.
“Moda mı toplumu yönlendirir yoksa toplum mu modaya yön verir?” diye sorsam size. Cevabı nasıl verirsiniz? Modayı yönlendirdiğimizi söyleyebilir misiniz?
Mağazada alacağınız tişörtü gerçekten beğendiğiniz ve ihtiyaçtan ötürü mü alıyorsunuz yoksa herkeste var, güzel duruyor ben de alayım dediğiniz için mi?
Bazı kararları almamızda elbette ki insanların baskısına gerek yok. Bu baskı soyut bir şekilde de olabiliyor.
İşte bu noktada “kültür endüstrisi” denilen kavramla birlikte “kapitalizm” devreye giriyor. Çünkü bu sistemin devam etmesi lazım ve bu devamlılığın sağlayıcısı da yine bizleriz.
Bizlere her yıl bir moda akımı oluşturur, bunu yayımlar ve ihtiyaçmış gibi gösterir. Tabi bizler de gerçekten ihtiyacımız olduğunu düşünerekten almaya koşullarız kendimizi.
Bir kıyafeti ele alalım. Bunu moda olarak ve belirli beden kalıpları içerisinde sunar. Beden ölçüleri de genelde kusursuza yakındır. Kilolu veya farklı beden yapılarını göremezsiniz. O kıyafeti manken üzerinde çok beğenirsiniz ve hemen alırsınız. Ancak beden yapınız farklı olduğu için sizde güzel durmadığını düşünürsüz. Bunun için de bedeninizden nefret etmeye başlarsınız.
Sonuç ne mi? Kendinizi o kalıba uydurmaya çalışırken bulursunuz. Bunun için teknolojiden yemek sektörüne kadar ne gerekiyorsa alırsınız ve devam ettirirsiniz sistemi.
Peki, bu durumda modayı biz yönlendiriyoruz diyebilir miyiz? Öyle olsaydı reklamlarda, mağaza vitrinlerinde fit mankenler değil de farklı bedenden mankenler olmaz mıydı? Ya da diyetisyen sayıları artar mıydı bu kadar? Spor salonları, spor aletleri, düşük kalorili olduğu iddia edilen yiyecekler…
Bizim isteklerimiz mi önemli yoksa sistemin bizden istedikleri mi?
Kendimizi tanıma yolunda soralım bu soruyu.