Yapılan bir araştırmada ülkelerde en fazla ziyaret edilen sitelere bakılmış.
Bu listede ülkemiz de var ve en çok ziyaret edilen sitelerin başında da cinsel içerikli siteler bulunuyor.
Sosyolojik açıdan bakıldığında bu durumun altında yatan birçok neden bulunmakta.
En önemli nedenlerinden biri ise kültürel özelliğimizden ötürü cinsel konular hakkında konuşulmaması ve bunların bastırılmasıdır.
Mesela: "Anne ben nasıl dünyaya geldim?" sorusuna "leylekler getirdi seni" cevabı verilir. Her ne kadar şakayla karışık bir cevap gibi görünse de burada amaç çocuğa anlatmamaktır.
Çünkü baskın kültür bu konuların konuşulmasını utanç verici veya ayıp olarak algılanmasına neden olabilmekte.
Kültürün yansıması olarak bu konuda çocuklar daha az bilgili oluyor. Haliyle kimlik arayışında olan çocuklar merak ettiklerini ebeveyn aracılığıyla öğrenemeyince internetten veya başka yerden öğrenmeye çalışıyorlar.
Yönlendirmeler neticesinde bu sitelere erişim sağlayan çocuk zaman içerisinde bunu alışkanlık haline getirip devamlı izleme eğilimine girebiliyor.
Uzun süreçte baktığımızda ise bu bireylerde aşırı istek, doyumsuzluk oluşturabiliyor, toplumsal bağlamda ise taciz ve tecavüz olaylarını çoğaltabiliyor.
Bu noktada okullarda verilen eğitime daha fazla özen gösterilebilir. Hatta gösterilmesi gerekiyor.
Lisede biyoloji dersinde üreme konusuna değiniliyor ama yetersiz tabi ki. Bilgilerin ilk aşamalarda verilmesi sağlanabilir.
Mesela son yıllarda bazı ülkelerdeki uygulamalara baktığımızda bu eğitimler anaokulu düzeyindeki öğrencilerden başlanarak veriliyor. Çocuklara üreme, kendi bedenini tanıma, kadın-erkek özelliklerini bilme konusunda bilgiler aktarılıyor.
Ülkemizde de pedagoglar aracılığıyla bu alanda eğitim verilebilir. Zira bireylerin bilgi sahibi olması daha sağlıklı bir toplumun temellerinin atılmasını sağlama noktasında temel yapı taşlarından biridir.