Ali Rıza Öztürkmen, “Rekolte kayıplarını göze alıp girdi kullanımlarında tasarrufa gittiler ve önümüzdeki yıl hububat üretiminin düşmesi, ithalatın artması, gıda krizinin olması
ihtimaldir” dedi.
Tarım ülkesi Türkiye’de uygulanan yanlış tarım politikaları, girdi maliyetlerinin artması ve kuraklığın etkisi çiftçiyi çıkılmaz bir krize sokarken ülke tarımsal alanda her gün biraz daha dışa bağımlı hale geliyor. Ülkede çiftçi girdi maliyetleri ve kuraklık karşısında bitme noktasına gelirken Rusya’dan bir yolda 6,7 milyon ton buğday ithalatı yapılması tarımsal alanda yaşanan krizi gözler önüne serdi.
Girdi maliyetlerinin son bir yılda yaklaşık 4 katı artmasıyla birlikte birçok çiftçi ürünlerini gübresiz ve ilaçsız bir şekilde toprakla buluşturdu. Yaşanan bu duruma ekin ekme sürecinde bir de kuraklık eklenince önümüzdeki sezon rekolte düşüklüğü ve buna bağlı olarak gıda krizinin kapıda olduğu yorumları yapıldı.
Tarımda 2022’nin çok zor geçeceği, son günlerde yaşanan kuraklık, hava değişimi, sel, fırtına, aşırı yağış, aşırı sıcak gibi felaketler hesaba katılmadan gübre, tohum fiyatları, kimyasal ilaçlar, elektrik, doğalgaz, benzin, motorin gibi üretimi, yaşamı etkileyecek ürünlere yapılan zamlar tarımsal girdileri arttırınca otomatik olarak da tüm ürünlerde fiyatlar artıyor”
Normalde ülkemizdeki su miktarını ne kadar hesaplı kullanabilirsek o kadar iyidir. Bir ülkede kişi başına düşen su miktarı 1.500 m3 ise yeterli su rezervi vardır. Ancak Ülkemizde şu an yıllık ortalamamız 1.412 m3’tür. Nüfus arttıkça ve kirlendikçe su miktarımız azalacaktır. Dolaylısıyla Türkiye tarım ülkesi olduğu için suların da yüzde 74'ü tarımda kullanıyor. Bundan dolayı tarımda ve bireysel su kullanımında tasarruf yapmak zorundayız.
2021'de etkili olan kuraklığın 2022 yılında da etkili olabileceğinin altını çizerek tarım sektöründe en kısa zamanda basınçlı sulama gibi tasarruflu sistemlere geçilmesi için verilen hibe desteğinin artırılmalı, tarımda optimum su kullanımıyla, sulama potansiyeli arttırılmalı, bir an evvel GAP Projesinde hedeflenen sulanan alan projelenmeli ve bitirilmelidir”
ihtimaldir” dedi.
Tarım ülkesi Türkiye’de uygulanan yanlış tarım politikaları, girdi maliyetlerinin artması ve kuraklığın etkisi çiftçiyi çıkılmaz bir krize sokarken ülke tarımsal alanda her gün biraz daha dışa bağımlı hale geliyor. Ülkede çiftçi girdi maliyetleri ve kuraklık karşısında bitme noktasına gelirken Rusya’dan bir yolda 6,7 milyon ton buğday ithalatı yapılması tarımsal alanda yaşanan krizi gözler önüne serdi.
Girdi maliyetlerinin son bir yılda yaklaşık 4 katı artmasıyla birlikte birçok çiftçi ürünlerini gübresiz ve ilaçsız bir şekilde toprakla buluşturdu. Yaşanan bu duruma ekin ekme sürecinde bir de kuraklık eklenince önümüzdeki sezon rekolte düşüklüğü ve buna bağlı olarak gıda krizinin kapıda olduğu yorumları yapıldı.
ÜLKE TARIMI DIŞ ETKENLERDEN ETKİLENİYOR
Çiftçi ve tarımsal alanda yaşanan sorunlarını değerlendiren Harran Üniversitesi (HRÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, “Ülkemizde tarım, dış etkenlerden ve değişen iklim koşullarından etkilenen sektördür. 2021 yılında yaşanan kuraklığın etkisi ile buğday, arpa, nohut, mercimek gibi birçok üründe ciddi son yılların en büyük verim kayıpları nedeniyle fiyatlar arttı.” dedi.VERİM KAYIPLARI FİYATLARA YANSIDI
Türkiye’de tarımsal üretimin dış etkenlerden ve değişen koşullardan etkilenen bir sektör olduğunu dile getiren Öztürkmen, şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizde tarım, dış etkenlerden ve değişen iklim koşullarından etkilenen sektördür. 2021 yılında yaşanan kuraklığın etkisi ile buğday, arpa, nohut, mercimek gibi bir çok üründe ciddi son yılların en büyük verim kayıpları nedeniyle fiyatlar arttı.Tarımda 2022’nin çok zor geçeceği, son günlerde yaşanan kuraklık, hava değişimi, sel, fırtına, aşırı yağış, aşırı sıcak gibi felaketler hesaba katılmadan gübre, tohum fiyatları, kimyasal ilaçlar, elektrik, doğalgaz, benzin, motorin gibi üretimi, yaşamı etkileyecek ürünlere yapılan zamlar tarımsal girdileri arttırınca otomatik olarak da tüm ürünlerde fiyatlar artıyor”
‘GIDA KRİZİNİN OLMASI İHTİMALDİR’
Çiftçinin ilaç, gübre ve tohumda tasarrufa gitmek zorunda kaldığını belirten Öztürkmen, “Türkiye’nin ithalata bağımlı olunan tohum, gübre, kimyasal ilaçlar, akaryakıt gibi girdilerin artışı nedeniyle; rekolte kayıplarını göze alıp girdi kullanımlarında tasarrufa gittiler ve önümüzdeki yıl hububat üretiminin düşmesi, ithalatın artması, gıda krizinin olması ihtimaldir. Bu yüzden tarımsal girdilerde optimum kullanım mutlak olarak sağlanmalıdır. Tarımda girdiler azaltılarak ekonomik karlılık arttırılmalıdır” şeklinde konuştu.HAYVANCILIK SEKTÖRÜ DE ZOR DURUMDA
Hayvancılık sektöründe de tarım sektöründe artışlara bağlı olarak sorunların yaşandığına dikkat çeken Öztürkmen, “Bitkisel üretim yapanlar için gübre, mazot, enerji fiyatlarındaki zamlar maliyeti artırırken, hayvancılık sektörü fiyat artışlarına bağlı olarak, hayvancılıkta da zor günleri işaret etmektedir. Ülkemizde açıklanan enflasyon yüzde 36, iken tarım desteklerin aynı oranda artmaması tarımda 2022 yılının 2021’den de daha zor bir yıl olabileceğine işarettir” ifadelerini kullandı.İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NEDENİYLE SIKINTILAR YAŞANIYOR
Yaşanan iklim değişikliklerinden dolayı kuru tarım yapan çiftçilerin ciddi zaralar gördüğünü söyleyen Öztürkmen, şunları dile getirdi: “Ekim ayından beri 16 mm yağış alan ilimizde kurak bir yıl yaşıyoruz. Kuraklık böyle devam etseydi, kuru tarım arazilerinde çok büyük problemler yaşanacaktı. 2022 yılbaşından beri Ülkemizde etkili olan yağışlar, kuru tarım arazilerinde çimlenme ve gelişme problemini bir an olsun azaltmış olsa da kuraklığı her yıl yaşayacakmış gibi hazırlıklı olmamız şarttır. Su israf edilmemeli ve tasarruflu kullanılmalıdır. Dünyada artan nüfusla beraber azalan su miktarı azalıyor, yağışlar ya da doğal olayların akışı bir şekilde etkileniyor.Normalde ülkemizdeki su miktarını ne kadar hesaplı kullanabilirsek o kadar iyidir. Bir ülkede kişi başına düşen su miktarı 1.500 m3 ise yeterli su rezervi vardır. Ancak Ülkemizde şu an yıllık ortalamamız 1.412 m3’tür. Nüfus arttıkça ve kirlendikçe su miktarımız azalacaktır. Dolaylısıyla Türkiye tarım ülkesi olduğu için suların da yüzde 74'ü tarımda kullanıyor. Bundan dolayı tarımda ve bireysel su kullanımında tasarruf yapmak zorundayız.
‘ŞANLIURFA’DA TARIMSAL FAALİYETLER YETERLİ DÜZEYDE DEĞİL’
Şanlıurfa'nın çok önemli tarım arazilerine sahip olmasına rağmen tarımsal faaliyetlerin yeterli düzeyde değildir. Gelecek nesillere aldığımız bu dünyayı düzgün bir şekilde teslim etmek zorundayız. Tarım alanında çok ciddi tasarruflar yapmak zorundayız. Bugün İç Anadolu'ya gittiğimizde yüzde 80'i kuru tarım arazisine sahip iken biz Urfa olarak çok şanslıyız. İyi, planlı bir ürün deseni ve tarımsal faaliyet yaparsak, Türkiye'deki hatta dünyadaki tarıma sahip çıkabiliriz.GAP PROJESİNE DİKKAT ÇEKTİ
Önemli olan suyu ve girdileri ekonomik olarak kullanabilmek ve en yüksek verimi elde edebilmektir. Bunun için çalışmak zorundayız aksi takdirde gelecek nesiller, su kıtlığı yaşayacak, tarımsal üretim tehlikeye girecektir.2021'de etkili olan kuraklığın 2022 yılında da etkili olabileceğinin altını çizerek tarım sektöründe en kısa zamanda basınçlı sulama gibi tasarruflu sistemlere geçilmesi için verilen hibe desteğinin artırılmalı, tarımda optimum su kullanımıyla, sulama potansiyeli arttırılmalı, bir an evvel GAP Projesinde hedeflenen sulanan alan projelenmeli ve bitirilmelidir”