Haziran ayı geldiğinde sadece mevsimler değil, duygular da değişir bu ülkede. Okulların kapanışıyla tatil hayalleri kuran öğrenciler kadar, üniversiteye hazırlanan milyonlarca genç için de bu dönem, umutların ve kaygıların iç içe geçtiği bir zamandır. Üniversite sınavına günler kala gençler, sadece bilgiyle değil, kendi iç dünyalarıyla da bir sınav vermeye başlar.
Stres ve heyecan, bu dönemin iki en yakın yol arkadaşıdır. Biri baş edilmesi zor bir baskı gibi çökerken omuzlara, diğeri kalbin daha hızlı atmasını sağlar, gözlerdeki ışıltıyı diri tutar. Ama her ikisi de dozunda olmadığında, öğrencinin en büyük engeline dönüşebilir.
Ne yazık ki eğitim sistemimiz, öğrencileri küçük yaşlardan itibaren sınavlarla yoğrulan bir düzene mahkûm ediyor. Gençler, gelecekte kim olacaklarını belirleyecek bir sınavın eşiğinde, çoğu zaman değersizlik hissine kapılıyor. Bir sınav sonucu, bir gencin yıllardır biriktirdiği emeklerin ve hayallerin ölçüsü olabilir mi? Elbette hayır. Ama sistem, onlara bunu fısıldıyor her defasında.
Aileler de bu dönemde büyük rol oynuyor. “Yapabilirsin”, “seninle gurur duyuyoruz” gibi cümlelerin, “çok çalış, yoksa kazanamazsın” baskısından çok daha etkili olduğunu unutuyor çoğu zaman anne babalar. Gençlerin ihtiyacı olan şey, yarış atı gibi koşturulmak değil; anlaşıldıklarını hissetmek, değer görmek, desteklenmek.
Peki ya heyecan? O da gerekli. Heyecan, bir hedefin var olduğunu hatırlatır. İnsanı diri tutar. Ama kontrol altına alınmadığında, zihni bulanıklaştırabilir. İşte bu yüzden, nefes almak önemlidir. Hem gerçek anlamda hem de mecazen. Gencin, sınav dışında da bir hayatı olduğunu fark etmesi, kendi değerinin tek bir puanla ölçülmediğini bilmesi, bu süreçte onun en büyük kazanımı olabilir.
Sonuçta üniversite sınavı, bir son değil. Ne hayat orada başlıyor, ne de orada bitiyor. Ama kabul edelim ki önemli bir eşik. O yüzden gençler, bu süreci sadece bir yarış değil, kendini tanıma ve geliştirme fırsatı olarak da görmeli.
Ve biz büyükler... Öğrencilerin sırtındaki yükü hafifletmek için empati kurmalı, onları sadece sınavdan sınava değil, hayatın her alanında desteklemeliyiz. Çünkü geleceği inşa edecek olan gençlerimizin, sadece başarılı değil, aynı zamanda mutlu ve sağlıklı bireyler olmaya da hakkı var.
Kalemin ucundaki bu satır, üniversite yolunda ter döken her öğrenciye bir selam, bir destek cümlesi olsun. Unutmayın, bu yolun sonunda sadece bir okul değil, yeni bir hayat sizi bekliyor. Ve o hayat, sadece bir sınav sonucuna sığmaz.