“İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine yeni bir şeyler atmazsanız kendi kendini öğütür durur” demiş İbni Haldun.
Nasıl ki her şeyiyle üstünlüğünü kabul ettiğimiz elektronik eşyaların bile bir güncelleme zamanı varsa, en üstün varlık olan bizlerin de formata ve güncellemeye ihtiyacı vardır. Çalışmayan beyin verim elde edemez ne de olsa.
Günümüz toplumunda yaşadığımız sıkıntıların temeli ise kendimizi güncellememekten kaynaklanıyor. Bir iki kitap okuyunca tamam diyoruz. Edindiğimiz birkaç bilgi ile kendimizi profesör seviyesinde görüyoruz. Bilgimizin yetersiz olduğunun farkına varmıyoruz.
Derler ya cehalet eskiden de vardı, ama günümüzde daha da özgüven kazandı diye. Bazı sözleri tartışmaya kapatmak gerek.
Toplum olarak yaşadığımız problemlerden biri de bilgi etnosantrizmi. Yani kendi bildiklerimiz doğrultusunda bunları yücelterek karşımızdaki kişileri cahil ve bilgisiz olarak nitelendiriyoruz. Bu üstün görme, yeni şeylere açık olmama ve kendini geliştirememe anlayışı ise bizi pasif bir toplum haline getiriyor.
Beyne atılmayan format, sonuç olarak bir düşünceye saplanıp kalmamıza neden oluyor. Zaten bundan değil midir toplumumuzdaki kutuplaşma? Her ideoloji kendi düşüncelerini dayatıyor insanlara. Kimse sorgulamıyor ne olduğunu. Çünkü soru sorabilecek kadar diri tutamıyoruz zihnimizi.
Şu anki mevcut duruma baktığımızda her şeyden şikayet eden bir hal içerisindeyiz. Her şeyi şikayet eden ama düzenin böyle sürmesinin de kaynağı olan bir insan topluluğu… Kendi içerisinde devinim halinde olan bir durum içerisindeyiz.
Eğer içerisinde bulunduğumuz halden memnun değilsek, öncelikli değişimi kendimizde başlatmamız gerekir. Bu da ancak okuyarak, sorgulayarak yapılabilmektedir. Yapmadığımız takdirde bize dayatılan her doğruyu yanlış, her yanlışı ise doğru kabul etme güdüsü içerisinde oluruz.
Aristoteles’in “insan düşünen bir hayvandır” sözünü İbni Haldun “insan eğitim ile Aristoteles’in tanımından sıyrılabilir” demiştir. Biz insanlar düşünen, anlayan, sorgulayan ve icat eden varlıklarız. Hayatımızın sonuna kadar öğrenmek boynumuzun borcudur ve bu borcumuzu da ödememiz gerekmektedir.