Senden bir şey rica etsem yapar mısın? Bu mesajı peygamberlere inanıyorsan 10 kişiye yolla. Eğer zinciri bozar ve yollamazsan bir Fatiha’ya muhtaç kalırsın İnşallah. Gönderirsen de 20 dakika içerisinde çok güzel bir haber alacaksın. Yolla, ben yaptım oldu…
Hemen hemen birçoğumuza gelen klasik mesajlardandır kendisi. Okurken Allah’ın rızasını, peygamber sevgisini, şehit sevabını ve daha birçok istismari duyguları içerisine katan mesajlar. Pek çoğumuz mesajı okuduğunda; “Allah’ın ismi geçiyor, dur göndereyim yoksa başıma iş gelir. Peygamber ismi geçiyor, dur hemen salavat getireyim de göndereyim ya da aha da şehit sevabı diyor, dur hemen yollayayım da şehit sevabı kazanayım yoksa bela gelir” diyerekten bu tür mesajların daha fazla kişiye ulaşmasına ve daha fazla insanın rahatsız olmasına neden olmaktadır.
Kim bunlar? Nasıl bu kadar emin bir şekilde duanın ya da bedduanın kabul olacağını biliyorlar? Bir yerlerden vahiy mi alıyorlar da böyle akımlar başlatıyorlar?
Hiç düşündük mü? Başımıza gelen bir şey varsa zaten olacağındandır. Eğer dualarla, beddualarla hayatımıza yön verseydik o zaman bilime, okumaya ve eğitime ne gerek olurdu? Bu kadar bilim insanının çabalarına ihtiyaç duymazdık ki? Oturur dua ederdik bir şeyin olması için. Araba mı almak istiyorum? Ne yapacağım parayı? Ederim duayı, 15 kişiye gönderirim, onlar da 15’er kişiye yollasa… Allah be, yaşadım. Arabam birkaç güne elimde. Pandemi sürecinde gözümüz televizyondaydı: “Aşı çıktı mı?” diye. Grip olsak virüse yakalandık diye doktorlara koştuk. Binlerce insan hayatını kaybetti, sadece izledik. Neden bunlar için akım başlatılmadı? Dua akımı ile milyonlarca kişiye ulaşıp virüse dur diyebilirdik oysaki! Ama şunu gördük, o mesajları 10 kişiye göndermedik diye helak oluyoruz!
Böyle değil işte. 10 kişiye o mesajları atmadık diye ya da 10 kişiye o mesajı attık diye de bu halde değiliz. Kutsal kitabımızın ilk emri olan “oku” emrini yerine doğru dürüst getirmediğimiz için, okuduklarımızı, duyduklarımızı sorgulamayıp, akıl süzgecinden geçirmediğimiz için bu hale geldik ve 10 kişiye atacağımız bir mesajın sonucuna umut bağlamaya başladık. Aklımızın yetmediği yerlerde devreye inançlar girdi. Bu inançlar üzerinden duygular istismar edilmeye başlandı. Bizler de inanç sahibi insanlar olduğumuz için(!) inanmaya başladık hemen. Sonuç olarak da bu yollara bel bağlamaya başlayan bir kitle oluştu.
Uzun lafın kısası Peygamber Efendimiz: “İlim aramak için bir tarafa yönelen kimseye Allah, cennet yolunu kolaylaştırır” demiş. Şunu bilmeliyiz ki, inancın yetmediği yerler de var, işte o zaman eğitim ve bilim devreye giriyor. Bir yazıyı çoğaltıp birilerine göndererek istekler gerçekleştirilemez. Bunun için çalışmak ve okumak gerekmektedir. Ancak o zaman bu tür hurafeler ortadan kaldırılır ve daha gerçekçi yollara başvurulur. Bunun yanı sıra ancak eğitim ile din ve inanç istismarcılarının önüne geçilir.