Okulların bahçelerini hiç düşündünüz mü? Nasıl bir yer olduğunu. Hayal edelim isterseniz: Dört tarafı beton duvardan oluşan, duvarlarda birkaç özlü söz ve çizilmiş resim, bir basketbol potası ki bazı okullarda tahrip edilmiş ve birkaç tane de çöp kovası.
Hepsi bu. Günde en az 5 saat eğitim için gönderilen çocukların karşılaştıklarıbahçe bundan ibaret çoğu zaman. Oysaki eğitimin temelinde çocuğun derste öğrendiklerini pratiğe dökme amacı vardır. Fakat amaç ile eldeki verilerden hareketle sonuca baktığımızda arada bir tutarsızlığın olduğu görülüyor.Bunu birkaç örnek üzerinden ele alalım.
Çocuklara her zaman çevreyi temiz tutmayı, doğayı korumanın önemi ve canlılara zarar verilmemesi gerektiği anlatılıyor. Ormanlarımızın oksijen kaynağımız olduğu ve bunları bilinçli bir şekilde kullanmamız gerektiği yönünde bilgilendirmeler yapılıyor. İyi de bu eğitimler neden sadece vermekle kalınıyor? Dört tarafı beton olan kocaman okulda bir ağaç bile yok. Çocuk görmediği, arasında bağ kurmadığı bir şeyi nasıl korusun? Hayatı boyunca orman görmemiş bir çocuğa ormanın önemi nasıl anlatılacak?
Hayvanın önemine vurgu yapılıyor ama okulda bir tane bile hayvana rastlanılmıyor. O bahçede bir kedi veya köpeğin bulunmasına izin verilmiyor. Peki, bu durumda hayvan sevgisi o çocuğa nasıl aşılanacak?
Çimlerin üzerinde, bir ağacın gölgesinde oturmayan çocuk ne bilsin doğanın kıymetini. Bir kediyi sevmeyen, bir köpek ile vakit geçirmeyen, yemeğini bir canlı ile paylaşma duygusunu yaşamayan çocuk ne bilsin hayvanın değerini. Doğal olarak gördüğü ağaçlara zarar verecek, hayvanlara ise taş atıp onları kovalayacaktır.
40 dakika düdüklü tencere misali bilgi yüklenen çocuk 10 dakikalık molada enerjisini boşaltacak yer arıyor. Ancak betonarme okullarda onlara bu seçenek sunulmuyor.Bu şekilde işleyen sistem sonucunda da çocuk okula gelmek istemiyor. Hâlbuki okullar bir seçenek değil, öncelik olmalıdır onlar için. Bahçeler birer dersten kaçış yolu değil, ödül olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki okullarımız çocuklar için hem eğitim alabilecekleri hem yetenekleri ölçüsünde kendilerini geliştirecekleri hem de terapi görebilecekleri alanlar olmalıdır. Cezaevi misali dört duvar arasına sıkıştırılmış beyinlerden farklı sonuçlar elde edilmesi beklenemez. İlerleme de kaydedilemez. Duvarları güzel görünsün diye çizilen ağaç, hayvan resimlerine değil, gerçek ağaçlara ihtiyacı var bu çocukların, onların peşine takılıp oyun oynayacağı hayvanlara ihtiyacı var. Sanal doğa yerine gerçek doğaya ihtiyaçları var.