Fala inanma, falsız da kalma… Hemen hemen herkesin kullandığı bir cümle. Söz konusu fal baktırmak ise orada cinsiyet ayrımı yapılmaz. Kadını da erkeği de merak duygusunu gidermek için başvurur fala. Tarihsel süreçte de böyle süregelmiştir. Bunu falın sadece kahve değil, çok daha fazla çeşidinin olmasından görebilmekteyiz.
Peki, insanlar neden fala baktırır? Önemli olan nokta bu. En popüler cevap ise tabi ki, “öylesine, inandığımdan değil ama meraktan” oluyor. Evet, belki öylesine, meraktan, inanmıyoruz deniliyor, ama şu an falcılık sektörüne bakıldığında “inanmıyoruz” ifadesi çok da inandırıcı olmuyor. Gerek kafelerde falcılara ait köşelerin olması, gerek “çok ünlü falcıyım, her dediğim çıkar” diyerek randevu ile fal bakanlar, gerekse bu alanda mobil uygulamaların çok fazla olması insanların bir ölçüde inandığını göstermektedir. Yapılan araştırmalar ise fala en fazla rağbet gösteren kitlenin “genç” dediğimiz kesimden oluştuğunu gösteriyor. Asıl kesimi de bulduğumuza göre nedenleri üzerinde konuşalım biraz.
Gençler arasında fal uygulamalarını aktif bir şekilde kullanma, özellikle fal baktırılan kafeleri tercih etme, hatta fal baktırmak için kahveyi çok sevmediği halde günde 5-6 fincan içip kahve tiryakisi olan insanlar var. Elbette ki bunun çeşitli nedenleri var onlara göre. Üniversite okuyan bir genci düşünelim. Evet, okul okuyor ama büyük bir kaygıyla okuyor. Bir yandan gelecek kaygısı, bir yandan maddi anlamda ailesine yük olmadan kendisini idame ettirme kaygısı, bir yandan ailesinin beklentisi, diğer yandan toplumun oluşturmuş olduğu evlilik kaygısı ve daha fazlası. Kaygılar üst üste gelince bunalan genç çıkış yolu aramaktadır ve umut arayışı içerisine girmektedir. Dikkat ettiyseniz fallarda olumsuz sonuçlar olmaz. Ya para çıkar, ya iyi bir iş, ya iyi bir kısmet ya da başka güzellikler… Kaygılardan kaçmak isteyen genç, kendisine umut vadeden fala kaymaktadır ve orada aldığı sonuçlarla geleceğine yön verme çabası içerisine girmektedir.
Anlattıklarımın abartılı olduğunu düşünebilirsiniz tabi ki. Ama bende size falcının kendisine erkek arkadaşı tarafından şiddet göreceğini belirterek üniversiteyi bırakmaya çalışan ve bir hafta dışarıya çıkmayan genci, yine falcının söylediklerinden hareketle nişanlısından ayrılan genci, alacağı kararları falda çıkan sonuçlar doğrultusunda yerine getiren bir başka genci örnek verebilirim. İşin ciddi boyutu ise bu örneklerin toplumumuzda çok fazla olmasıdır.
Saydığımız nedenlerden ötürü fala rağbet var dedik. Baskılar, sorumluluklar insanları bu yöne itiyor olabilir, ama bunlar sığınılacak bahaneler değil tabi ki. Ülke bazında düşünürsek, çok da okuyan, üreten bir toplum değiliz. Okumadığımız için her söylenene inanıyoruz, üretmediğimiz için bize güzel görünen araçların bağımlısı oluyoruz. Özellikle topluma yön verecek, toplumu kalkındıracak olan gençler en verimli zamanlarını verimsiz bir şekilde geçirdikleri için, karşılaştıkları sorunlara çözüm üretmek yerine, o sorunu kabullenip hiçbir şey yapmadan çözümü fal gibi yerlerden ayaklarına gelmesini beklemektedirler. Falcı bile anlattıklarının doğru olmadığını, aktardıklarının herkese hitap eden genel geçer bilgiler olduğunu ya da kişinin dış görünüşünden hareketle söylediğini belirtirken, geleceğini bu söylemler üzerinden inşa etmeye çalışan bir kitle psikolojisi oluşmuş durumda.
Unutulmamalıdır ki gelecek, birilerinin söylemleriyle değil, daha bilimsel, daha çok okuyarak ve daha iyi bir eğitimle inşa edilebilir, edilmelidir.